21. yüzyılın ilk devrimi, iletişim çağında doğan gençlerin öncülüğünde Arap ülkelerinde gerçekleşiyor. Gelişen iletişim teknolojileri, hayatı müthiş bir hızla dönüştürerek, güç dengelerinin halkların lehine değiştiği yeni bir dünya düzeni kuruyor
Yıl 1848, Avrupa’da on iki yaşında işçiler karın tokluğuna günde on beş saat köle gibi çalıştırılır. Londra’da Marx ve Engels’in Komünist Manifesto’yu yayınladıkları soğuk şubat günlerinde, Paris sokaklarında Fransız Başbakanı Guizot’un istifasını protesto eden göstericilere polisin ateş açıp 52 kişiyi öldürmesi ile isyan başlar. Dönemin acımasız kapitalist düzeninin kurbanı kentli fakir işçiler, sosyal haklar elde etmek için ayaklanırlar. “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” sloganının içini dolduran ve diğer Avrupa ülkelerine de yayılan bu halk hareketi ile işçiler, günümüzde batı ülkelerinde standart olan birçok sosyal hakkı hayatlarını ortaya koyarak kazanırlar.
Avrupa’nın neredeyse tamamını saran 1848 Devrimleri, günümüzde “Halkların Baharı” olarak da adlandırılıyor. Yüksek işsizlik, ağır çalışma koşulları ve ekonomik krizin tetiklediği devrimsel ayaklanmalarda dönemin iletişim teknolojisinde sağlanan ilerlemenin de büyük etkisi var. 1840’lı yıllarda günlük gazetelerin yaygınlaşması ve telgraf hatlarının çoğalması Avrupa şehirleri arasındaki iletişimi arttırdı. Gazetelerin farklı ülkelerden haberleri daha hızlı duyurması eski kıtadaki halkları tarihte hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaştırdı. İngiltere’de halkın elde ettiği seçme, eğitim ve çalışma koşullarındaki yeni haklar, iletişim devrimi sayesinde kısa sürede diğer Avrupa ülkelerindeki şehirli fakir halkların da taleplerine dönüştü.
Dijital Nesil
Yıl 2011, Ortadoğu’da tanık olduğumuz tarihi halk devrimleri, onlarca yıldır temel özgülükleri acımasız diktatörlerce kısıtlanan Arap halklarının iş, aş ve adalet için uyanışıdır. Arap devrimlerinin fitilini ateşleyen Tunuslu sokak satıcısı Muhammed Buazizi’nin tezgâhına el konmasına isyan ederek kendini ateşe vermesi, aslında bardağı taşıran son damlaydı.
Son otuz yılda dünyada yaşanan birkaç temel değişim 2011 devrimlerin alt yapısını hazırladı:
Arap ülkelerindeki nüfus patlaması:
1961 yılında 30 milyon olan Mısır’ın nüfusu 2011 yılında 80 milyona ulaştı. %50’si 25 yaşın altında olan bu büyük halk kitlesi cep telefonları ve internet çağında dünya ile çok daha bütünleşmiş bir şekilde yetişti.
1961 yılında 30 milyon olan Mısır’ın nüfusu 2011 yılında 80 milyona ulaştı. %50’si 25 yaşın altında olan bu büyük halk kitlesi cep telefonları ve internet çağında dünya ile çok daha bütünleşmiş bir şekilde yetişti.
2007 Küresel Finansal Krizi:
Global ekonomik kriz, gıda ve enerji fiyatlarını çok olumsuz etkiledi. Mısır’da 2010 yılında temel gıda ürünlerinde %32 fiyat artışı yaşandı. Bu hayat pahalılığı, nüfusunun yarıya yakını günde 2 Dolar ile geçinmek zorunda olan Mısır halkının yaşam koşullarını derinden sarstı. Liderlerinin lüks içinde yaşadığını gören Tunus ve Mısır halkları doğal olarak ülkelerindeki gelirin eşit dağılmasını talep etti.
Global ekonomik kriz, gıda ve enerji fiyatlarını çok olumsuz etkiledi. Mısır’da 2010 yılında temel gıda ürünlerinde %32 fiyat artışı yaşandı. Bu hayat pahalılığı, nüfusunun yarıya yakını günde 2 Dolar ile geçinmek zorunda olan Mısır halkının yaşam koşullarını derinden sarstı. Liderlerinin lüks içinde yaşadığını gören Tunus ve Mısır halkları doğal olarak ülkelerindeki gelirin eşit dağılmasını talep etti.
Obama’nın seçilmesi:
Bundan sadece 40 yıl önce siyahların ayrı okullara gitmek zorunda olduğu, otobüslerin ön kısmına oturtulmadığı ABD’de başkanlık koltuğuna büyük bir halk desteği ile göbek adı Hüseyin olan bir siyahînin seçilmesi tüm dünyaya bağımsız medya ve hukuk sistemi, çoğulcu demokrasi ve bireysel özgürlükleri halklara ulaşabilecek idealler olarak konumlandırdı.
Bundan sadece 40 yıl önce siyahların ayrı okullara gitmek zorunda olduğu, otobüslerin ön kısmına oturtulmadığı ABD’de başkanlık koltuğuna büyük bir halk desteği ile göbek adı Hüseyin olan bir siyahînin seçilmesi tüm dünyaya bağımsız medya ve hukuk sistemi, çoğulcu demokrasi ve bireysel özgürlükleri halklara ulaşabilecek idealler olarak konumlandırdı.
Dijital İletişim Çağı:
Doksanlı yıllarda doğan nesil akademik dilde ‘dijital nesil’ olarak tanımlanıyor. Doğuştan bilgisayarlar, internet, akıllı telefonlar ile tanışıyorlar. 80’lerden önce doğanlar ise dijital dünyaya göç etmiş daktilodan bilgisayar klavyesine geçiş yapmış nesil. Dijital neslin ise içine doğdukları teknoloji devrinde, mobil cihazların ve internetin olmadığı bir dünyayı hayal bile etmesi mümkün değil.
Doksanlı yıllarda doğan nesil akademik dilde ‘dijital nesil’ olarak tanımlanıyor. Doğuştan bilgisayarlar, internet, akıllı telefonlar ile tanışıyorlar. 80’lerden önce doğanlar ise dijital dünyaya göç etmiş daktilodan bilgisayar klavyesine geçiş yapmış nesil. Dijital neslin ise içine doğdukları teknoloji devrinde, mobil cihazların ve internetin olmadığı bir dünyayı hayal bile etmesi mümkün değil.
Bugün 12 yaşında bir çocuk ister Kahire’de ister Tokyo’da otursun bir elinde cep telefonu ile mesajlaşırken diğer yandan arkadaşları ile internetten müzik, video ve oyun paylaşıyor. Yeni nesil elektronik cihazlarla etkileşiminde 30 yaş üstü insanların hayret dolu bakışları arasında birçok işi aynı anda yapabiliyor.
Dijital devrimin en önemli özelliği bilginin küresel olarak basitçe ve anında paylaşılabilmesi. Japonya depremini ve tsunamiyi milyonlarca insan evlerindeki televizyonlardan canlı izledi. Sansürden muaf, Arapça yayın yapan haber kanalı El Cezire sayesinde Arap halkları hem küresel gelişmelere ortak oldular hem de dünyada ve bölgelerinde yaşanan olaylara anında tepki verme şansını yakaladılar. Bu nedenle El Cezire çalışanları Yemen’den kovuldular, Libya’da tutuklandılar ve Ramallah’ta ofislerinde saldırıya uğradılar, ancak buna rağmen bilginin anında yayılması önlenemedi.
Sanal ortamda bilginin anında paylaşılabilir hale gelmesi ile Wikileaks belgelerinde Arap diktatörlerinin halklarının sırtından nasıl bir lüks hayatı yaşadıklarını tüm dünyaya ifşa edildi. Sosyal medyada çığır açan Facebook ve Twitter sayesinde dünyanın en ücra köşelerinden insanlar birbirleriyle konuşmaya, haberleşmeye, sosyalleşmeye ve örgütlenmeye başladılar.
Tunus’ta başlayan ayaklanma internet ve medya sayesinde domino etkisi yaratarak Mısır, Yemen, Libya, Bahreyn ve Suriye’ye yayıldı. Yıllardır her türlü siyasi ve sosyal olayı ‘ABD ve İsrail’ komplosu olarak yaftalayıp işin içinden çıkan bu ülkelerin despot liderleri şimdi karşılarında çok daha donanımlı, dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden ve haklarını sonuna kadar talep eden yeni nesil halk kitleleri buldular.
Dijital Dünya Düzeni
Teknoloji, haber alma özgürlüğünü küresel anlamda genişletti. Sosyal medya sayesinde farklı ülkelerde yaşayanlar birçok kanaldan ucuz ve anında iletişimde bulunma ve örgütlenme imkânı kazandı. Hızla gelişen ve yayılan iletişim teknolojisi Mısırlı Google yöneticisi Wael Ghonim’i ülkesindeki devrimin liderleri arasında ilk akla gelen isimlerden biri yaptı. Otuz yaşındaki Ghonim protesto gösterilerini organize etmek için önce Facebook’ta bir sayfa açtı, Mübarek yönetimi Facebook’u kapatınca Ghonim, Google grup üzerinden on binlerce kişiye e-posta yoluyla ulaşarak protesto eylemi için buluşma yer ve saatini bildirdi. Ghonim, 12 gün boyunca gözleri bağlı şekilde hapiste tutuldu ancak Ghonim’in yerini yüz binler aldı. Artık düğmeye basılmış ve geri dönüşü olmayan yola çıkılmıştı.
İletişim teknolojisi sokaktaki halk kitlelerine büyük güç kazandırdı. Mısır, Tunus ve Libya’da yaşananları kaygıyla izleyen bölgedeki diğer despot liderler de kendi güçlerinin yeni sınırlarını öğrenmeye başladılar.
Yeni kurulmaya başlayan dijital dünya düzeni kişisel bilgilerin kayıt altına alınmasını ve özel hayata müdahaleyi kolaylaştırdığı için birkaç yıldır “Büyük Birader” sendromu yaşatıyordu. Telefon dinlemeleri ve her köşede bulunan kameralar bireylerin mahremiyetini taciz ediyor ama 2011 Ortadoğu devrimleriyle madalyonun öbür yüzü yeni yeni belirmeye başladı. Despotik yönetimlerin baskılarıyla dünyadan izole yaşayan birçok ülke halkı insan onuruna yakışan standartları görmeye ve temel insan hak ve özgürlüklerini kendileri için de talep etmeye başladılar. Mısır ve Tunus’ta medya bugüne kadar hiç sahip olmadıkları bir özgürlükle tanıştılar. Ortadoğu ülkelerinde demokratik bir düzen kurulması bölgede kalıcı barışın sağlanmasına da büyük katkı yapacaktır.
1 comment:
Kendi adıma,3 yıl öncesi ve şimdiyi kıyaslayınca, ciddi bir devrim geçirdiğimi düşünmemem elde değil.
Değil internetin,telefonun bile bir bayan için uygun olmadığını düşünen bir ailenin ferdi olarak,neredeyse dışa dönük tüm hareketlerin de kısıtlı olduğu bir ortamda, anne ve babamın haberi olmaksızın giriştiğim blog olayının sonucunda, binlerce kişiye ulaşabiliyor olmak, bumerang vesilesi ile, hayal bile etmediğim şeyler yaşamak devrimin de ötesinde benim için.
Artık ,teknoloji sayesinde, daha bilinçli,körü körüne inanmak yerine,araştırmacı,ön yargılardan arınmış nesillerin yetişiyor olması özgürlükler adına umut verici.
Yarınların daha özgür, daha insana yaraşır günler getirmesi dileğiyle..
Post a Comment